Sabah saat 07:00’de belirlenmiş olan noktadan misafirlerimizi alıyoruz ve seyahatimiz başlıyor. Araç içi kahvaltılık sandviç ve sıcak soğuk içecek ikramlarımızla birlikte, yolumuz üzerinde verilecek molaların ardından Şehri Beyza olarak nam salmış Akşehir’e ulaşıyoruz. İlk olarak Nasrettin Hoca Türbesini ve Dünya'nın ortasını ziyaret ediyoruz. 
Rehberimizin anlatımlarından sonra Gülmece Parkı gezimizi yapıyoruz. Daha sonra şehir içinde yürüyerek turumuza devam ediyoruz. Tarihi Arasta çarşısı içinden alış veriş yaparak devam ediyoruz. Dileyen misafirlerimiz şehre özgü helva alışverişi yapabilirler. Gezimize Batı Cephesi Karargah Müzesi ile devam ediyoruz. Akşehir Batı Cephesi Karargâhı Müzesi, Millî Kurtuluş Savaşımızda önemli bir yeri olan karargâh binasıdır. Büyük Taarruz’un kararının verildiği Atatürk’ün çalışma odası, kendi orijinal eşyalarıyla döşenmiş, duvardaki panolarda, savaş planları, belgeler ve fotoğraflar sergilenmiştir. Karargâh binası gezimizin ardından öğle yemeği için restaurantımıza geçiyoruz. Akşehir’in meşhur etli ekmek menüsü ile (1,5 Etli ekmek, salata, turşu, ayran ve helva) öğle yemeğimizi alıyoruz. Yemek sonrasında Akşehir Ulu Camii’ni ziyaret ediyoruz. Nasrettin Hoca Etnoğrafya Müzesi gezimizin ardından eski Akşehir evlerinin arasından yürüyüş yapıyoruz. 
Nasrettin Hoca Evi'ne gidiyor ve burada hocamızın günlük hayatı ile ilgili bilgiler ediniyoruz. Daha sonra Akşehir’in önemli tarihi yapılarından biri olan Hasan Paşa İmaret Camii ziyaretimizin ardından aracımıza binerek Beyşehir istikametinde yolumuza devam ediyoruz. Sultan Dağları'nı aşarak Eflatun Pınarı Su Anıtı'na gidiyoruz. Anıt MÖ 13'üncü yüzyılın son çeyreğine tarihlendirilmektedir. Eflatunpınar Anıtının Büyük Kral Tuthaliya IV dönemine ait olduğu düşünülmektedir. 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne Hitit Kutsal Su Tapınağı olarak dahil edilmiştir. Listeye dahil edilmesindeki gerekçe; Eflatunpınar su havuzunun özelliği, akan suların merkezi havuz sistemi ile toplanarak, gerektiği zaman tasarruflu bir şekilde kullanılan nadir su sistemlerinden biri olmasıdır. Bu anıt sadece görünüş itibariyle, düzeniyle ve ikonografi yapısıyla ender anıtlardandır, aynı zamanda da yapımı esnasında kullanılan teknoloji ve sanatkarlık bakımından da çok özel bir anıttır. Anıt ziyaretimizin ardından Eşrefoğlu Emir Seyfettin Süleyman tarafından 1299 yılında yaptırılan Eşrefoğlu Camisi'ne gidiyoruz. Eşrefoğlu Cami, tarihe meydan okumaya devam ediyor. Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan cami, ahşap sütunlara sahip en büyük cami. 1296-1299 yılları arasında yapılan ibadethane, çini mozaiklerle kaplı muhteşem bir mihraba sahip. Eşrefoğlu Camisi'ne gerçekleştireceğiniz ziyaret, zamanda yolculukla eş değer. Eşrefoğlu Camii gezimizin ardından Konya Valisi Avlonyalı Ferit Paşa'nın Sadrazam olmasından sonra 1907’de Anadolu – Osmanlı Demiryolu Ortaklığına ihale edilerek 1908 – 1914 yılları arasında regülatör baraj sistemi olarak yapımı tamamlanan Taş Köprü’yü göreceğiz. Daha sonra İbradi yönünde yolumuza devam edip akşam saatlerinde otelimize giriş yapacağız. Konaklama ve akşam yemeği otelimizde.

Güne otelimizde güzel bir kahvaltı ile başlıyoruz. Kahvaltının ardından İbradi'de Arap Astık Kestanesi Anıt Ağacı’nı görmeye gidiyoruz. Yaklaşık bin yıllık olan ve gövde çapı 24 metre olan bu ağaç önünde hatıra fotoğrafı çekeceğiz. İbradi gezimizin ardından Toros Dağları'nın iç kısımlarında yer alan Altınbeşik Mağarası'na gidiyoruz. Altınbeşik Mağarasına ulaşımı yerel araçlar ile gerçekleştireceğiz. Eski adı Unulla olan Ürünlü Köyü'nde yer alan Altınbeşik Mağarası, 1994 yılında Milli Park haline getirilerek, Türkiye’nin ilk ve tek "Mağara Milli Parkı" özelliğini taşımaktadır. Filipinler’deki  UNESCO dünya mirası listesindeki Puerto Princesa Yeraltı Nehri’ne benzerliğiyle de bilinir. Su seviyesi uygun olursa botla mağarada yapacağımız gezimizin ardından Ürünlü Köyüne hareket ediyoruz. Ürünlü Köyü gezimiz sonrası Öğle yemeği için restaurantımıza geçiyoruz. Öğle yemeğimiz bölgeye has yöresel lezzetlerden oluşan çorba, zeytinyağlı sarma, holuşka, bulgur pilavı, salata ve peleze tatlısı menüsünü afiyetle yiyoruz. Yemek sonrası el değmemiş doğasıyla Torosların saklı cenneti Ormana Köyü’nü geziyoruz. İlk olarak buradaki düğmeli evleri yürüyerek gezmeye başlıyoruz. Osmanlı mimarisinin hâkim olduğu evlerin tarihi 100-300 yıl arasında değişiklik gösterir. Yöre mimarisinin Karamanoğulları Beyliği'nden miras kaldığı düşünülmektedir. Harç ve çivi kullanılmadan, yörede bol bulunan kalker taşından örülen taş duvarlar ile yüzlerce yıl çürümeyen, katran, ardıç veya andız ağacı kerestesi kullanılmıştır. Ahşap oymacılık sanatının en güzel örneklerini kapı, tavan, dolap, pencere, kepenkler, cumba ve davlumbazlarda görmek mümkündür. Yöresel el sanatlarından Gılamık dokuma tezgahlarını inceleyeceğiz. Eynif Ovası bölgesinde yapacağımız geziler esnasında şansımız var ise Yılkı Atları’nı gözlemleme imkânımızda olacak. Ormana gezimizin ardından Ankara'ya dönüş yolculuğuna geçiyoruz. Gece saatlerinde mahallemize ulaşıyor ve Bir başka ANKATUR gezisinde buluşmak üzere vedalaşıyoruz.